- Eğer eleman cok çalışıyorsa, onu daha da çalıştırın. Çalışmıyorsa kovun. Eğer anlamsız işler yapıyor veya calışıyor gibi gözüküyorsa daha yüksek bir kademeye alın (Mesela kalite kontrol müdürü). Unutmayın ki, büyük işler başarmak için, büyük beyinler gereklidir ama herkes hatırlatıcı notlar yazıp, görev tanımlamaları yapabilir. Üst düzey yöneticilik, bu tür insanları koyabileceğiniz en güvenli yerdir. Böyle bir yarım beyinlinin sizi ameliyata almasını mı tercih edersiniz, yoksa hastanenin iç işleriyle uğrasmasını mı?
- Çalışanların motivasyonu cok önemlidir. T-shirt, sinema bileti, sertifika gibi ıvır zıvırları kullanarak onları motive etmeye calışın. Aslında bu şekilde motive olmazlar ama, bu hiç de önemli değildir. Siz üzerinize düşeni yapmış oldunuz. Ne yapabilirler ki? İstifa mı? Heh… Bırakın orta kademe yöneticiler uğraşsınlar. Gerçekten motive edici iki faktörü, ‘para ve iş güvenliği’ni kullanmadan ne yapabiliyorlarsa yapsınlar.
- Motivasyonun diğer önemli metodu da, ‘Sen benim için değerlisin.’ taktiğidir. Arada sırada çalışanlarınıza şu cümlelerden birini sarfedin:
-Kafandaki büyük resmi benimle paylaş.
-Fikrine ihtiyacım var.
-Sana akıl danışmak istiyorum.
Bunları söylerken sakın suratına gülmeyin. Zavallı çalışan bunları gerçek sanıp havaya girecek, böylece motivasyon olayında t-shirt parasından bile yırtacaksınız. - Sık sık ‘toplam kalite’, ‘müşteri memnuniyeti’, ‘proaktiflik’, ‘sinerji’, ‘çalışan memnuniyeti’ gibi belirsiz şeylerden bahsedin. Bu kavramlara yabancı olanlar size hayranlık duyup, bu işi bildiğinizi sanacaklardır. Bu konuşmaların boş olduğunu düşünenler ise istifa edemeyecek kadar uzun süredir çalışıyorlardır.
- Son yılların en önemli yöneticilik buluşlarından biri de ‘performans görüşmeleri’dir. Bu görüşmelerdeki en önemli nokta, çalışanı kendine getirmektir. Bir şekilde kendine güveni artan çalışanı, bu yöntemi kullanarak tekrar uysal bir kediye çevirebilirsiniz. Konuşmaya başlangıç şekli şöyle olmalıdır: “Senden memnunum, çalışmalarını beğeniyorum.” Bu cümlenin ardından bulabildiğiniz her türlü şaibeli cümleyi kullanın. İçerik çok önemli değildir. “Bazı insanlarla aranda çekişmeler var.” veya “Giyim tarzını daha iyileştirebilirsin.” gibi. Eğer bu tür bir şey bulamıyorsanız, “Seni daha aktif görmek istiyorum. Çünkü bu potansiyel sende var. Bunu hissedebiliyorum.” kalıbını her zaman kullanabilirsiniz. Unutmayın ki amaç, çalışanın kafasını mümkün olduğunca karıştırmaktır.
- Maaş görüşmelerini üst düzey yöneticilerle birlikte yapın. Önemli olan bir toplantı düzenlemek ve bunu yaptığınız izlenimini uyandırmaktır. Böylece tüm yöneticilerin, çalışanlara “Eminim başka bir şirkette daha fazlasını kazanabilirsin, fakat genel zam politikası olarak şirket bunu benimsedi. Ben daha fazla zam alman için mücadele verdim fakat…” gibi bir şeyler söyleme şansı doğar. Böylece çalışanın size bağlılığı artarken, bu zammı da yutturmuş olursunuz. Bu yöntemi ortalama 4 zam dönemi yerler.
- Maaş konusundaki atakları savuşturmak için, DIE’nin açıkladığı enflasyon oranında zam yaptığınızı söyleyin. Nasıl olsa kimse bu oranı tam olarak bilmez. Eğer mesai isterlerse, performans görüşmesi yapacağınızı söyleyin. Görüşme için 5. maddeye bakın.
- Şirketin diğer şirketler gözündeki imaji da çok önemlidir. Bunu sağlamanın en kolay yolu, şirket çalışanlarına takım çalışması, sinerji, zamanı doğru kullanmak gibi konularda eğitim aldırmaktır. Korkmayın, bu eğitimlere hiçbir zaman katılmanız gerekmez. Çalışanlar ise mecburdur. Bu eğitimleri hafta sonuna alın ki, iş gücü kaybı engellensin. Bu olayı karşılaştığınız diğer şirket patronlarına da anlatıp hava atın. Herkes bunların ne kadar gereksiz olduğunu bilir ama, yine de işe yarar.